• Facebook
  • Instagram
  • Twitter
  • Youtube
  • LinkedIn
Uzm. Dr. Turan Poyraz - Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzmanı
  • Anasayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
    • Yayınlar
    • Basında Biz
  • Tedavilerimiz
    • Migren / Başağrısı
    • Beyin Sağlığı
    • İleri Baş Ağrısı Tanı ve Tedavisi
    • Nöroplastisite
    • Fibromiyalji
    • Sağlıklı Yaşlanma
    • IV Tedaviler
    • Ozon Tedavisi
    • Tanısal Testler
  • Videolar
  • Seminerler
  • SSS
  • Bize Danışın
  • Randevu Al
  • Menu Menu

Kafa Travması ve Beyin Hasarı

18 Temmuz 2023/0 Yorumlar/in beyin/tarafından drturan_pyrzawp

KAFA TRAVMASI VE BEYİN HASARI

Sağlıklı bir beyin vücudumuzdaki kanın ve enerjinin %20’sini kullanır. Beyin oksijensiz ve enerjisiz kalmaya aşırı duyarlıdır. Beyinde sinir hücreleri 3 dakikadan sonra hasara uğramaya başlarlar ve ölürler. Maalesef ki ölen sinir hücreleri yeniden üretilemez. Ancak öğrendiğimiz yeni bilgiler ile hasara uğrayan hücrelerin görevini yeniden kazanabilmek mümkün.

Kafa travmasına bağlı beyin hasarı ne demek?

Eğer sağlıklı bir beyni siz herhangi bir sebeple oksijensiz, kan akımından veya enerjiden yoksun bırakırsanız sinir hücrelerinin ölmesine travmatik beyin hasarı diyoruz. Ani
geçirdiğiniz bir trafik kazası, ani beyin damarlarında tıkanıklık olması ile beyne hasar verilmesi travmatik beyin hasarı nedenidir. Dikkat edin, hemen saydığımız tüm nedenler ani ortaya çıkmış olan nedenler. İşte bu hastalarda beyin hızlıca hasar görür ve işlevini kaybeder. Her hastada farklı şekillerde klinik gözlenebilir.

Hastalarda görülen klinik ön planda beynin hangi bölgesinin etkilendiği ile ilişkilidir. Prefrontal bölge dediğimiz beynin ön lobu trafik kazası ile hasara uğramış ve ciddi davranış bozuklukları saldırganlık, unutkanlık yakınmaları ile getirilen hastam var. Kol ve bacaklarımızın hareket etmesini sağlayan beyin bölgesi etkilendiği için yatağa bağımlı halde gelen hastam var. Veya konuşma yetisini sağlayan beyindeki konuşma merkezi etkilendiği
için konuşması aniden duraklayan hastam var.

Elektrik çarpması sonucu şuur merkezi etkilenmiş, şuuru tamamen kapalı olarak getirilen hastam var. Tüm hastaların yakınması yeni ve ani başlamış. Olayın ani başlamış ve yeni olması biz hekimler için çok önemli neden mi? Artık sinaptogenez-nörogenez olarak adlandıran yeni bir gelişme bizi heyecanlandırıyor.

Sinaptogenez ölen beyin hücrelerinin yerine komşu hücrelerin görevi devralması ve beyindeki hasarın iyileştirilmesi demektir. Sinaptogenez dediğimiz olay ancak travmatik hasarın ilk 1-3 ayında hastaya müdahale ettiğimizde faydalı olabiliyor. Bu nedenle bu hastalarda tedavinin olayın ilk 3 ayında başlanması önemlidir.

Kafa travmasına bağlı beyin hasarı tedavisi

Tedavide ne mi yapıyoruz? Temel amacımız sağlam sinir hücresinin hasarlanan hücrenin görevini devralması için kapasitesini maksimum hale getirmektir. Bu amaçla sinaptogenezin sağlanmasında üç aşamalı tedavi yapıyoruz; beynin kan akımını artırmak, beyin enerji kaynaklarını güçlendirmek ve beyin dokusunu maksimum koruma sağlamak.

https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2023/07/kafatravmasi.jpg 666 1000 drturan_pyrzawp https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2024/07/logo2.png drturan_pyrzawp2023-07-18 17:33:472023-07-18 17:33:47Kafa Travması ve Beyin Hasarı

Genel Beyin Sağlığı

18 Temmuz 2023/0 Yorumlar/in beyin/tarafından drturan_pyrzawp

1. COVID-19 beyni nasıl etkiliyor?
COVID-19’un beyni nasıl ve neden etkilediğini daha iyi anlamak için bir dizi çalışma yapılmaya devam ediliyor. Şu ana kadarki erken teoriler, bunun iki şekilde olduğunu gösteriyor. İlk mekanizma, beyne veya omuriliğe saldıran ciddi enfeksiyon vakalarıdır. Çünkü Çin ve Japonya’da bildirilen bazı vakalarda virüsün genetik materyali omurilik sıvısında bulundu ve bir Florida vakası beyin hücrelerinde viral partiküller buldu. Yani, virüs burundan girip beyne doğru ilerleyerek gerçekten de nörolojik enfeksiyona neden oluyor olabilir.
Diğer ikinci teori ise, viral enfeksiyona karşı savaşmak için agresif bağışıklık sistemi tepkisinin, vücuda ve beyne zarar vermesidir. Virüsün, en kötü senaryolarda ateş veya organ yetmezliği gibi bazı diğer etkileri de beyin fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Örneğin, bağışıklık tepkisi kan hücresinin iç yüzeyine zarar verir ve COVID- 19 hastalarında, kan pıhtılaşması yaygın olarak görülmektedir. Artan inme vakaları ve bazı nörolojik komplikasyonlar, bağışıklık sisteminin kan üzerindeki bu etkisinden kaynaklanabilir.

2. Beyni genç tutmanın yolları var mı?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlıklı yaşlanmayı şöyle tanımlıyor: Öğrenmek, büyümek, hareket halinde olmak, temel ihtiyaçları karşılayarak sosyalleşebilmek ve
topluma katkıda bulunmak. Beyin sağlığını korumak da ‘Sağlıklı yaşlanmanın’ önemli bir parçası.
Vücut kadar ‘beyni’ de beslemek, Omega-3 gibi sağlıklı yağ asitlerinden faydalanmak, beyin için çeşitli egzersizler yapmak ve öğrenmeyi, üretmeyi sürdürmek beyin sağlığı için önemli unsurlar. Beyin sağlığımızın yerinde olduğunun göstergeleri ise dengeli bir enerjiye sahip olmak, kaliteli uyku uyuyabiliyor olmak, keskin bir hafıza, iyi ruh hali ve hızlı öğrenme becerisi gibi şeyler. Dolayısıyla beynimizi ne kadar iyi beslersek yaşam kalitemiz de o kadar artar ve hatta yaşlılık günlerinde bile yeni sinir hücreleri üreten, genç ve dinamik bir beyne sahip olabiliriz.
Beyin sağlığı için gerekli olanların cevabını 3 temel sorunun altında irdeleyebiliriz:
I. Sağlıklı yaşlanıyor muyum?
II. Beyin dostu besinler tüketiyor muyum?
III. Beynime yeterince egzersiz yaptırıyor muyum?

3. Erişkin beyin hücrelerinin yenilenebildiğini biliyor muydunuz?

Eski bilgilerimizin aksine artık insan beyin hücrelerinin yenilenebildiğini biliyoruz. Bu yenilenme sürecinde nörojenez oranı düşük ise kaygı, stres ve hafıza problemlerine yol açıyor; yüksek ise bilişsel yeteneklerin artmasını sağlayarak, demans ve alzheimer gibi hastalıkları önlüyor. Nörojenezi artırmak ise hiç de zor değil. İşte beyin hücrelerinin artışı için yapabilecekleriniz.
Nörojenez, sinir ağlarından yeni sinir hücrelerinin üretildiği süreçtir. Yetişkinlerde bulunan sinir ağlarındaki üretici hücreler vücudun onarımında görev alıp, yetişkin dokuları yenileyebilme yetisine sahiptir. Dolayısıyla nörojenez belki de beyin sağlığının en önemli biyolojik belirteçlerinden biridir. Düşük nörojenez oranı kaygılanma, depresyon, stres ve hafızada bozulma problemlerine neden olabilirken, yüksek nörojenez stres, kaygı ve depresyonu azaltır, daha hızlı öğrenme, daha iyi problem çözme gibi bilişsel yetenekleri arttırır. Demans, alzheimer gibi hastalıkların gelişmesini önler. Nörojenezi artıran iki etken Nörojenezi nasıl artırabiliriz? Nörojeneze olumlu etkileri olan en önemli iki etken beslenme ve egzersizdir. Buna karşılık fiziksel aşırı yorgunluk ile hızlı yaşlanma, uyku problemleri ve stres gibi faktörler, nörojenez düzeylerini önemli ölçüde azaltır.

4. Henüz yakınmam yok ama beynimde bir sorun olabilir mi bunu hangi testlerle anlayabilirim?
Şu anda her kişiye özel beyin haritalamaları çıkarmak ve hastalıkları önceden tespit etmek mümkün. Özellikle ailenizde nörolojik bir hastalık öyküsü var ise bunu mutlaka öneriyoruz. Hiçbir yakınmanız olmayabilir ama ailenizde Alzheimer hastalığı öyküsü olabilir. Mutlaka genetic olarak taramalarınız yapılmalı, risk oranınız hesaplanmalı. Ailenizde inme, tumor veya başka bir hastalık öyküsü var, veya hiçvbiri olmamasına ragmen sigara alkol kullanıyorsanız değerlendirilmeniz faydalı olacaktır.

https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2023/07/genelbeyinsagligi.jpg 666 1000 drturan_pyrzawp https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2024/07/logo2.png drturan_pyrzawp2023-07-18 17:22:142023-07-18 17:22:14Genel Beyin Sağlığı

Çocuklarda öğrenmeyi ve beyin kapasitesini arttırmak mümkün

18 Temmuz 2023/0 Yorumlar/in beyin/tarafından drturan_pyrzawp

Hafıza ve bilişsel performans çocukların hem okul hem de sosyal hayatlarında başarı için önemli bir gereklilik. Ancak düzenli çalışma ile kolayca çözülecek gibi
dursa da eğitim hayatı boyunca çocuğun aldığı dersler, sınavlar o kadar da kolay değil. Burada çalışma belleği dediğimiz bir hafıza önem kazanıyor. Çalışma belleği iyi durumda olan çocuklar problem çözme, görevleri planlama, organize etme ve birçok noktada daha başarılı. Ancak çalışma belleği problemi yaşayan çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görülebilir. İyi haber ise şu; aileler bazı stratejileri uygulayarak hafızayı ve bilişsel performansı arttırabilir.

Çalışma belleği nedir?

Öncelikle çalışma belleğinden bahsedelim. Hafızayı genellikle kısa ve uzun süreli hafıza olarak biliyoruz. Ancak bir de çalışma belleği dediğimiz bir tür vardır. Edinilen bilgilerin depolandığı ancak aynı zamanda işlendiği bellek türüne çalışma belleği deriz. Çalışma belleği çocuklarda okul başarısı için çok önemlidir. Eğer çocukta çalışma belleği zayıf ise dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) görülebilir ancak tam tersi şekilde eğer çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu varsa bu da çalışma belleğinin ve bilişsel performansın zayıflamasına yol açabilir.

Peki çocuklarda bunu nasıl yapacağız?

1. Bilişsel uyarımı ve beyin esnekliğini artırın

Erken çocukluk dönemi dediğimiz 3-6 yaş arasındaki çocukların beyin gelişimi çevresel uyarılardan etkilenir. Çocuğun öğrenme yeteneği, deneyimleri, ne kadar çok uyaranla karşılaştığı, ne kadar çok sosyal ortama girdiği ve ailenin sosyo- ekonomik düzeyi bu gelişimi etkiler. Sürekli olarak yeni sinirsel bağlantılar kuran bu taze beyin yaşamın ilk yıllarında yeni bilgilerden, deneyimlerden etkilenir ve değişir. Bu değişim aslında beyin esnekliği yani nöroplastisite olarak adlandırılır. Nöroplastisite, beynimizdeki sinir hücrelerinin öğrenme ve değişme yeteneğidir. Bu yetenek bilişsel işlevlerin kazanılmasının yanı sıra motor becerilerin, dil becerilerinin, sosyal ve duygusal yeteneklerin belirlenmesini sağlar.

Çocuklarda beyin esnekliği nasıl arttırılır?

Bir çocuğun beynini uyarmanın en etkili yollarından biri oyundur. Oyun, çocuğun çevresini öğrenmesini ve ilişkilendirmesini sağlayan doğal bir aktivitedir. Bir oyun kendi içinde ödüllendirmenin yanı sıra, çocuk gelişiminin farklı bileşenlerinin işlevselliğini gerektiren uyarıcı bir faaliyettir.

Oyun çocuğa neler kazandırır?

Oyun çocuğun ruhsal gelişiminin yanı sıra bilişsel olarak da birçok kazanım sağlar. Bunlar;

Akıl yürütme

Refleksif (kendini bir obje olarak ele alıp kendi üzerine düşünme) ve temsili düşünme ile anlama yeteneklerinin uyarılması

Hafıza ve dikkatin aktivasyonu (Örneğin: El oyunları, taş oyunları vs.)

Hayal gücü ve yaratıcılığın gelişimi

Fantezi ve gerçek arasındaki ayrım

Dil ve soyut düşüncenin gelişiminin arttırılması

Kişisel özerkliğin geliştirilmesi

Yeni teknolojilerin kullanılmasıyla, akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve tabletler için mevcut olan bilmeceler, labirentler, mantıksal sorunlar gibi çeşitli oyunlar da çocuğun bilişsel işlevlerini geliştirebilir. Ancak her zaman çocuğun bireysel değil de arkadaşları ya da ailesiyle oynadığı oyunlar daha faydalıdır. Bireysel olarak oynayacaksa da hayal gücü gerektiren oyunlar bu esnekliği ve bilişsel kazanımı sağlar. Oyuncak olarak değerlendirirsek de her işlevi hazır sunan oyuncaklar değil lego ya da düz, fazla renkli olmayan ahşap bloklar gibi hayal gücü ile farklı şeyler yapabileceği oyuncaklar faydalıdır. Bunların yanı sıra parçaları birleştirmesi gereken puzzle gibi oyunlar da aynı faydayı sağlar. Oyuncakların yanı sıra bir müzik aleti çalmanın da zeka üzerindeki olumlu etkisini çok uzun zamandır biliyoruz. Araştırmalar, müzikle uğraşan çocukların, diğerlerine göre belirgin şekilde daha fazla akademik başarıya sahip olduğunu gösteriyor.

2. Fiziksel egzersizi atlamayın

Fiziksel egzersizin de beyne birçok faydası olduğunu ve beynin keskin kalmasını sağladığını biliyoruz. Fiziksel egzersiz bunu hem salgıladığı hormonlar ve kimyasallar sayesinde yapıyor hem de beyin el koordinasyonunu, motor becerileri geliştirerek bunu yapıyor. Ayrıca beyne giden oksijen de artıyor. Egzersiz sayesinde büyüme hormonu olarak bilinen BDNF dediğimiz hormonun seviyesi de artıyor ve bu yeni sinir bağlantılarının oluşmasını sağlayarak nöroplastisiteyi başlatıyor. Çocukları paten, kaykay, bisiklet gibi hem onları biraz zorlayarak öğrenmelerini sağlayacak hem de sevecekleri egzersizlere yönlendirmek bu açıdan faydalı olabilir. Çocukların enerjileri bizden katbekat daha fazla olduğu için yorulmaları onların derse odaklanmasını zorlaştırmaz. Bu durum beyinlerine gelişme ve öğrenme kapasitesini arttırma imkânı yaratır.

3. Uykuya dikkat edin

Uyku, gün içinde öğrenilen bilgilerin işlenmesini, kalıcılı birer bilgiye dönüşmesini sağlar. Uykusuzluk ise doğrudan hafızayı, yaratıcılığı, problem çözmeyi ve eleştirel düşünme becerilerini olumsuz şekilde etkiler. Ayrıca çocuklarda agresifliği, huzursuzluğu ve hiperaktiviteyi arttırır. İyi uyumayan çocukların hiperaktif oldukları için uyumadıkları düşünülür ama çoğunlukla tam tersi iyi uyumayan çocuklar huysuz, hiperaktif ve aşırı hareketli olur. Bu nedenle uyku da öğrenmeyi ve okul başarısını doğrudan etkiler. Çocuklarınızın uykusunu tam alabilmesi için; Her gün aynı saatte yatırıp, aynı saatte kaldırın. Hafta sonları ve tatillerde bile rutini bozmayın. Yatmadan en az 3 saat önce, tüm teknolojik aletlerden uzaklaşmalarını sağlayın. Çok şekerli ve karbonhidratlı beslenmelerini engelleyin.

4. Sosyalleşmelerini sağlayın

Sosyalleşme, çok fazla insanla iletişim kurmak çocuğa gözlem imkânı verir. Bu da çocuğun zekâsını geliştiren bir şeydir. İzole ve sadece aile içinde bir yaşam ise çocuk için büyük bir dezavantajdır çünkü sosyal aktiviteler de beynimizi uyarır. Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılar, en aktif sosyal yaşamı olan insanların en düşük bellek düşüşü oranına sahip olduğunu keşfetti. Özellikle çocukların sosyalleşmesi, bellek arttırıcı faydalar sağlar. Bu yüzden eğlenirken, oyun oynarken bile sosyal çevreleriyle birlikte olmaları daha iyidir. Özellikle teknolojiyle bireyselleşip odasına kapanan çocuklarda, ciddi bilişsel ve duygusal sorunlar oluşur.

5. Beyin sağlığı için de beslenmeye dikkat edin

Beyninize en iyi yakıtı koymanız gerekir. Meyveler, sebzeler, kepekli tahıllar, “sağlıklı” yağlar (zeytinyağı, fındık, balık gibi) ve proteine dayanan bir diyet, hafızayı da iyileştirir. Omega-3 yağ asitlerinin beyin sağlığı için çok gerekli olduğunu ve hafıza üzerindeki olumlu etkisini biliyoruz. Somon, ton balığı, pisi balığı, alabalık, uskumru, sardalya ve ringa gibi soğuk sularda bulunan yağlı balıklar da omega-3 açısından oldukça zengin besin kaynakları. Ayrıca topraklarımızda bolca yetişen ceviz, keten tohumu, balkabağı, barbunya, ıspanak, brokoli ve kabak çekirdeği gibi omega-3 kaynakları da balık sevmeyen çocuklar için alternatif olabilir. Omega-3 yağ asitlerinin içinden bulunan DHA ve EPA açısından zengin takviyeler de yine beyin sağlığı için faydalı olabilir. Bunları içeren gıda takviyelerini de çocuğunuzun almasını sağlayabilirsiniz.

Meyve ve sebzeler bizi toksinlerden ve onların yarattığı hasardan koruyan antioksidanlarla doludur. Özellikle de renkli meyve ve sebzeler iyi antioksidan kaynaklarıdır. Çocuğunuzun tabağında kırmızı, yeşil, sarı gibi olabildiğince farklı renkte meyve ve sebze bulunmasını sağlayabilirsiniz. Çok fazla karbonhidrat özellikle de beyaz un içeren işlenmiş karbonhidratlar tüketmek hafızaya zarar verebilir. Ayrıca kan şekerini hızlıca yükseltip sonrasında hızlıca düşmesine neden olan glisemik indeksi yüksek bu gıdalar çocuğunuzun uykulu, düşük enerjili olmasına neden olur ve odaklanma problemi yaratır. Araştırmalar da bunu doğruluyor. Rafine karbonhidratlarla dolu bir diyet hafızada ve bilişsel işlevlerde düşüşe neden oluyor. 317 sağlıklı çocuk üzerinde yapılan bir çalışmada, beyaz pirinç, erişte ve fast-food gibi daha fazla işlenmiş karbonhidrat tüketenlerin, kısa süreli hafıza ve çalışma belleği de dâhil olmak üzere bilişsel kapasitelerinin azaldığını bulundu.
Çok fazla şekerli beslenmek, özellikle de beyinde kısa süreli belleği depolayan bölümün zayıflamasına ve hacminin azalmasına neden olur. Bu nedenle şekeri azaltmak önemli. Ancak bu sadece hafızaya yardımcı olmakla kalmıyor aynı zamanda genel sağlığı da iyileştiriyor. Hatta sadece çocukların şekerden kaçınması yeterli değil. Hamilelik sırasında kan şekeri yüksek olan annelerden doğan bebeklerin hipokampüs dediğimiz hafıza ile ilişkili bölümü normal gelişmez. Bu bebekler, aynı yaştaki bebeklere kıyasla daha kötü hafızaya sahip olabilir.

D vitamini vücutta birçok hayati rol oynadığı gibi beyin sağlığı ve bilişsel kapasite açısından da önemli. Düşük D vitamini seviyeleri, bilişsel işlevde azalmaya neden olur. Bir araştırma, kandaki D vitamini seviyesi yetersiz olanların, belleklerinde ve diğer bilişsel yeteneklerinde düşmeler olduğunu buldu. D vitamini eksikliği,özellikle daha soğuk iklimlerde ve koyu tenli olanlarda çok yaygındır. Çocuğunuzun D vitamini takviyesine ihtiyacı olup olmadığını öğrenmek için kan testi yaptırarak öğrenebilirsiniz.

https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2023/07/cocukbeyin.png 720 1280 drturan_pyrzawp https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2024/07/logo2.png drturan_pyrzawp2023-07-18 17:18:502023-07-18 17:18:50Çocuklarda öğrenmeyi ve beyin kapasitesini arttırmak mümkün

Beyin Yenilenmesi Mümkün Mü?

18 Temmuz 2023/0 Yorumlar/in beyin/tarafından drturan_pyrzawp

Beyin hücreleri yenilenebiliyor, peki bunu hepimiz yapabilir miyiz?

Beyinde sinir hücreleri arasında bağlantı yolları vardır ve bu yollar sayesinde tüm hücreler birbiri ile haberleşerek sohbet eder. Komşu sinir hücreleri, beyne yeni bir bilgi girdiğinde veya beyin çevresel bir tehlikeye maruz kaldığında birbirleri ile haberleşir, çözüm üretir ve süreci beraber yönetirler. Tüm dış olaylara karşı uyum sağlamamıza yardımcı olan bu duruma beyin esnekliği diyoruz. Beyin esnekliği ve nöroplastisite kelimesi nöron; sinir hücresi ve plastisite; biçimlendirilebilir kelimelerinden oluşuyor. Beyin esnekliği sadece yaralanmalar iyileşirken değil, dış dünyadaki tüm çevresel etkenlere karşı tepki gösterir ve değişikliğe uğrar. Kendinizi yeni deneyimlere açarak nöroplastisiteyi artırabilir, beyninizi formatlayabilirsiniz. Beyninizi formatlamak için bilinçli olarak çaba göstermelisiniz, eğer buna tutku ve coşkuyu da eklerseniz harika olacak.
Beyninizi asla hafife almayın. Nöroplastisite ile beyin müthiş uyum sağlayabilen ve yenilenebilen bir organa dönüşebilir. Bende unutkanlık var eskisi gibi hafızam güçlü değil diye yakınmayı bırakın ve beyninizi nöroplastisite ile formatlayın.

Beyin Esnekliğinin Prensipleri neler?
1. “Kullan veya Kaybet”
Görevi aktif olarak devam etmeyen sinir bağlantıları, yer işgal etmemek için devre dışı kalır. Bu yüzden beyne verilen görevde başarıya ulaşmak için tekrarlama önemlidir. Örneğin, yeni bir dil öğrenmeye hevesli iken öğrendiklerinizi sık sık tekrarlamazsanız bir süre sonra unutursunuz.
2. “Kullan ve Geliştir”
Belirli bir beyin fonksiyonuna yönelik sürekli tetikleme, o fonksiyonun daha da gelişmesini sağlar. Vücudunun bir tarafını kullanamayan inme geçirmiş hasta kullanamadığı taraftaki kolunu veya bacağını mümkün olduğunca çok hareket ettirmeye çalışırsa, beynin bunu kontrol eden bölgesi daha hızlı gelişecektir.
3. “Tekrarlama Önemli”
Esnekliği sağlamak için yeterli düzeyde tekrar yapmak gerekir. Rehabilitasyon ortamında terapistlerin karşılaştığı zorluklardan biri, genellikle hastanın belirli becerileri kazanması için ne kadar zamana ihtiyaç duyulduğunu net belirleyememektir. Örneğin, bir hastanın tekrar yürümeyi öğrenmek zorunda kaldığı durumda, bunu sağlayabilmek için sadece fizyoterapistin gördüğü zamanlarda değil, diğer zamanlarda da yürümeye çalışması önemlidir.
4. “Yoğunluk Önemli”
Esnekliğin oluşturulması yoğun bir terapiyi gerektirir. Bu, tekrarlama kavramıyla da ilişkilidir. Vücudunun bir tarafını kullanamayan inmeli hasta örneğine dönersek “Terapinin uygun dozu nedir? Kaç seans yeterli olur? Bu seansların ne kadar sürmesi gerekir?” gibi sorularla sıklıkla karşılaşılır. Ne kadar yoğun bir terapi söz konusu olursa, beynin işlevlerinde dolayısıyla fiziksel ve bilişsel
kabiliyetlerde artma da o kadar hızlı olacaktır.
5. “Zaman Önemli”
Bir yaralanmadan sonra beyin olabildiğince çabuk iyileşmek ister, eğer geç kalınırsa ve tedavi süresi uzadıkça değişiklik yaratmak için daha fazla zaman harcamak gerekir. Yani etkilenmiş bir beyne ne kadar erken müdahale ederseniz başarı şansınız o kadar artar.
6. “Farkındalık Önemli”
Esnekliğin oluşturulmasında hastanın egzersizleri nasıl ve neden yapması gerektiğini bilmesi önemlidir. Çünkü hastaların durumu ve egzersizleri hakkındaki farkındalıkları, iyileşme sürecini de etkiler. Terapistin hastası için neyin önemli olduğunu bilmesi gerekir, Duyguların kesinlikle terapinin gücünü artırma potansiyeli vardır, mesela hasta durumunun farkında olarak egzersizlerine
katılmayı arzuladığında beynin iyileşmeyi daha çok istemesini sağlar, hafızada değişiklikleri daha kalıcı tutar.
7. “Yaş Önemli”
Esnekliğin uyarılması genç beyinlerde daha kolaydır. Daha genç beyinler yaşlı beyinlere göre değişimlere çok daha kolay adapte olabilirler.

Peki, biz neler yapalım?
1. Açık havada haftada en az 3 gün ve en az 30 dakika hızlı tempo yürüyüş yapın. Beyin esnekliğinin arttırılmasına yönelik yöntemlerin en önemlisi fiziksel aktivitedir. Egzersizin beyin gelişmesine katkısı olan ‘nörotrofik faktörleri’ artırdığı ve yeni damarların oluşmasını sağlayan anjiyogenezi uyardığı biliniyor.
2. Zihinsel olarak aktif olun. Haber izleyin, bulmaca çözün, mesela yeni bir lisan gibi yeni şeyler öğrenin. Zihinsel egzersiz, beyin için önemli olan ‘Beyin Türevli Nörotrofik Faktörü’ ve sinir hücreleri arasında bağlantılar kuran sinaptogenezi arttırır.
3. Stres esnekliği azaltan bir faktör, stresten uzak durun. Alabildiğiniz kadar sorumluluk almaya çalışın. Stres hafıza becerilerimizi olumsuz yönde etkiler. Gerçekten stresli hissettiğiniz zamanlarda anahtarınızı nereye koyduğunuzu ya da diğer gündelik şeyleri çok kolaylıkla unutursunuz. Stres hormonlarının belirli süre yüksek olması, sinir hücreleri arasında bağlantıyı azaltabilir ve yeni bilgiler oluşturmayı güçleştirir.
4. Sosyal ilişkilerinizi ve meşguliyetinizi sürdürün. Kitap okumak, hobi edinmek, rutin işleriniz yapmaya devam etmek, davet edildiğiniz yerlere arkadaş akraba toplantılarına giderek sosyalleşmek beyinde yeni bağlantıları kuran sinaptogenezi artıracaktır.
5. İyi beslenin. Dengeli içeriği zengin ve her besin öğesini barındıran bir beslenme rejimi ile nöroplastisite geliştirilebilir. Yaşamın her döneminde beslenmemizi önemsemeli, diyet içeriğimizin uzun ve sağlıklı yaşamın en önemli anahtarı olduğunu unutmamalıyız.

https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2023/07/beyinyenilenme.jpg 666 1000 drturan_pyrzawp https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2024/07/logo2.png drturan_pyrzawp2023-07-18 17:10:492023-07-18 17:10:49Beyin Yenilenmesi Mümkün Mü?

İnme Nedir Önlenebilir Mi?

18 Temmuz 2023/0 Yorumlar/in beyin/tarafından drturan_pyrzawp

İnme nedir?

Beyne giden pıhtı sadece kalpten değil, beyin damarları da yaş ilerledikçe yaşlanıyor ve damar sertliği dediğimiz bir süreç ortaya çıkıyor. Bu da damar üzerinde pıhtılar oluşturabiliyor bu pıhtılar da beyine gidiyor. Kalpten çıkan ana damarı ağaç kökü gibi düşünelim. Ağacın uç dalları da küçük damarlar olsun, pıhtılar kökten çıkıp yol üzerinde tıkanmaya neden olabilir. Dallar tıkanırsa beynin beslenmesi bozulur, küçük damar tıkanırsa daha hafif büyük damar tıkanırsa daha ağır hasara yol açar. Kalpten çıkan bu damar dalları beyin derinlerine doğru giderek daralıyor. Pıhtı ne kadar büyükse damarı o kadar erken tıkıyor ve ortaya çıkardığı hasar daha fazla oluyor. Felç aniden ortaya çıkan beyin fonksiyonlarında kayıpla sonuçlanan bir durumdur.

Ülkemizde inme/felç durumu

Ülkemizde her yıl yaklaşık 200.000 kişi felç geçiriyor. Geçen her 40 saniyede bir kişi felç geçirmekte; üç dakikada bir kişi de felç nedeni ile yaşamını yitirmektedir. Felç son 20 yıla kadar dünya sağlık örgütü listesinde ölüm nedenleri arasında 3. sırada idi. Ancak özellikle son 20 yıldır tanı ve tedavi alanında hızlı gelişmeler sayesinde tedavi edilebilir bir hastalık durumunda ve bu tedavinin başarılı olması için erken davranmak hayati önem taşıyor. Acil durumlarda hızlı ve başarılı tedavi için felç konusunda deneyimli merkezlerin belirlenmesi ve acil hizmetinin hastaları bu merkezlere ulaştırmaları gerekmektedir. Felç tedavisi, hem sürecin iyi değerlendirilmesi ve hem de kullanılacak tedavi yöntemlerinin hastadan hastaya değişkenlik göstermesinden dolayı kişiye özgü bir tedavidir. Felç ile mücadelede tek bir hekim değil multidisipliner konusunda yetkin bir ekip birlikteliği önemlidir. Tıpta zamana karşı yarıştığımız hastalıklar vardır, felç bu hastalıklardan bir tanesi. Her geçen zaman beyindir diyoruz çünkü zaman geçtikçe sağlık merkezine ulaşmaya ne kadar gecikirsek beynimizin bir parçasını kaybediyoruz, felç böyle bir hastalık. Felç deyince bizden uzak sayılıyor ama çok yakınınızda olabilir. Herkesin başına her an gelebilir. Bugün engelli değiliz ama yarın olabiliriz. Özellikle risk grubunda olan kişiler önemli.

İNME ÖNLENEBİLİR Mİ ?

Ülkemizde her yıl yaklaşık 200.000 kişi inme geçiriyor. Her 40 saniyede bir kişi inme geçiriyor, üç dakikada bir kişi ise inme nedeniyle yaşamını yitiriyor. İnme, son 20 yıla kadar Dünya Sağlık Örgütü listesinde ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer alıyordu. Ancak özellikle son 20 yıldır tanı ve tedavi alanında hızlı
gelişmeler sayesinde tedavi edilebilir bir hastalık durumuna geldi. Bu nedenle tedavinin başarılı olması için erken davranmak hayati önem taşıyor.
Acil durumlarda hızlı ve başarılı tedavi için inme konusunda deneyimli merkezlerin belirlenmesi ve acil hizmetinin hastaları bu merkezlere ulaştırmaları gerekiyor. İnme tedavisi, hem sürecin iyi değerlendirilmesi ve hem de
kullanılacak tedavi yöntemlerinin hastadan hastaya değişkenlik göstermesinden dolayı kişiye özgü bir tedavidir. İnme ile mücadelede tek bir hekim değil
multidisipliner, konusunda yetkin bir ekip birlikteliği büyük önem taşır…

Tıpta zamana karşı yarıştığımız hastalıklar vardır. İnme de bu hastalıklardan bir tanesi… Her geçen zaman beyindir diyoruz çünkü zaman geçtikçe sağlık merkezine ulaşmaya ne kadar gecikirsek beynimizin bir parçasını kaybediyoruz, inme böyle bir hastalık. Bizlerden uzak gibi görünüyor, oysa ki çok yakınınızda olabilir. Herkesin başına her an gelebilir. Bugün engelli değiliz ama yarın
olabiliriz. Özellikle risk grubunda olan kişiler bu açıdan oldukça önemli…

İNME, GELECEĞİNİ ÖNCEDEN HABER VERİYOR

İnme, sıklıkla geleceğini önceden haber verir. İnme gelişmeden riskli kişilerin koruyucu tedavisi en önemli yaklaşım olmalıdır. İnmenin önlenmesinde yaşam şekli değişiklikleri arasında özellikle beslenme çok önemli. Beslenmede doymuş yağ asitleri ve basit karbonhidrat içeren yiyeceklerden kaçınmak, lifli besinler yemeye özen göstermek, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek, tuzu kısıtlamak önem taşır. Özellikle Akdeniz diyetinin inmeden koruyucu (zeytinyağı ve sebze içerikli diyet) olduğu ortaya konulmuştur.
Diğer yandan fiziksel aktivitenin artırılması, açık havada zorlanmadan yapılan aerobik egzersizler inme riskinde azalma ile ilişkilidir. Kişilerin haftada 4 gün 45 dakika-1 saat veya günlük en az 30 dakika açık havada yürüyüş egzersizlerini
düzenli uygulamaları önerilmektedir.

Hipertansiyon, diyabet hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi risk faktörlerinin kontrol altına alınması, tansiyonun 140/90 mmHg altında tutulması, sigara tüketiminin tamamen kesilmesi ve alkol tüketiminin kısıtlanması, kilo fazlalığının diyetlerle uygun sınırlara çekilmesi önemlidir. Bu risk faktörlerine yönelik
doktorunuzun gerekli durumlarda önereceği ilaçları düzenli kullanmak inme riskini azaltmaktadır.
İnme riskini azaltmak için 8 basit değişiklik:

Aktif olun.
Kolesterolünüzü kontrol altında tutun.
Daha sağlıklı yiyin.
Tansiyonunuzu kontrol altında tutun.
Kilo verin.
Kan şekerinizi düşürün.
Sigarayı bırakın.
Alkolü azaltın.

Bunlardan birini bile yapmanız etkilidir ancak tümünün kontrol altına
alınmasının inme riskini önemli oranda düşürdüğü gösterilmiştir. Yani ne kadar çok değişiklik yaparsanız, riskiniz o kadar fazla düşer. Örneğin; tansiyonunuzu normal seviyelere düşürmeniz inme riskinizi yüzde 50 azaltır. Sigara içmiyor
olmak veya sigarayı bırakmak ise riski yüzde 40 azaltır.

ACİL İNME TEDAVİSİ

Genellikle inmenin tedavi edilebildiği bilinmediği için hastaların hastaneye ulaştırılmasında çok geç kalınmaktadır. Bu hastalıkta tedavi yönünde eksik
bilinenler var. Toplumda maalesef ‘inme tedavi edilemez‘ gibi bir ön yargı var.
Ancak günümüzde inme geçiren bir hasta eğer ilk saatlerde hastaneye
ulaştırılırsa ve o hastaya ne kadar çabuk müdahale edilirse tedavi şansı o kadar artar. Hastaların inme geçirse bile yeniden toplumdaki yaşantısına geri dönmesi çok daha kolay gözüküyor. Toplumumuz henüz bu tedavinin farkında değil, bu tedavinin farkındalığını artırmamız gerekiyor.
İnme tedavisi girişimsel anlamda yeni bir yaklaşım, pıhtı oluştuktan sonra oksijensizliğe hassas beyin dokusunu kurtarmak ve oluşacak hasarı önlemek gerekiyor. İnme geçirdikten sonra her geçen dakika milyonlarca hücre ölümü demektir. Toplardamar yolu ile pıhtı eritici tedavilerin inmenin ilk 4.5 saatinde,
beyin anjiografisi yapılarak damarda pıhtının çıkartılması yöntemi yani mekanik pıhtı çıkarma yöntemi ise ilk 8 saatte hastaya mutlaka uygulanmış olması
gerekiyor. Tedavi ilk 3 saatte yapıldığında 7 hastanın birinde, ilk 4.5 saat içinde yapıldığında 11 hastanın 1 tanesi tamamen iyileşiyor.

ANİ İNME DURUMUNDA ASPİRİN KULLANALIM MI?
İnmede sebep beyin kanaması da olabilir, damar tıkanıklığı da olabilir. Kanı inceltici bir ilaç verdiğimizde kanamayı artırabiliriz. O nedenle kendi başımıza kanı sulandırıcı bir ilaç almamalıyız.

İNMEDE TANSİYON ÖLÇÜP TANSİYON İLACI VERELİM Mİ?

Kesinlikle böyle bir hastada tansiyonu yüksekse düşürmek için bir ilaç vermeye
gerek yoktur. Buradaki temel sorun felç en çok yüksek tansiyon olanlarda
gelişiyor ama felç geçirdiğimiz sırada tansiyon yüksek ise onu düşürmemek
gerekir çünkü bir damar tıkanıyor damar beyne kan götürür. Tansiyon için ilaç verirsek tansiyon düşer ve beyne giden kan azalır. Ani felç durumunda tansiyon ilacı vermemek gerekiyor.

HASTAYA KOLONYA DÖKELİM Mİ?

Hastaya su vermek, kolonya dökmek, hastayı kendine getirmek için yapılan şeyler gibi görünüyor ama aslında bunlar doktorlara zaman kaybettiriyor. Zamandan çalıyor oysa bizim hızlı hareket etmeye ihtiyacımız var acilde yapacaklarımız için
zaman kısıtlı. Hastayı bir an önce acile yetiştirmemiz lazım. Felç geçirdiğinde hastanın yutma fonksiyonu bozulmuş olabilir. Bu yüzden onu beslememeli ve su içirmemeliyiz aksi takdirde akciğerlere kaçabilir ve zatürreye yol açarak hastalığın hızla kötüleşmesine neden olabilir.

https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2023/07/inmenedir.jpg 667 1000 drturan_pyrzawp https://drturanpoyraz.com/wp-content/uploads/2024/07/logo2.png drturan_pyrzawp2023-07-18 16:22:032023-07-18 16:22:03İnme Nedir Önlenebilir Mi?

Sayfalar

  • Anasayfa
  • Basında Biz
  • Beyin Sağlığı Testi
  • Bize Danışın
  • deneme
  • Departments
  • Enflamasyon Testi
  • Hakkımda
  • Ne Yersek O Muyuz ?
  • News
  • Our Clinic
  • Özgeçmiş
  • Seminerler
  • Sertifikalarım
  • SSS
  • Tedavilerimiz
  • Videolar
  • Yayınlar
  • yeni

Kategoriler

  • beyin
  • Genel
  • migren

Arşiv

  • Temmuz 2023

Bize Ulaşın

  • Tel: 0 505 804 81 49
  • Adres: Mimar Sinan Mah.1400 Sok. Hidayet Hanım Apt. No:4 D:3 Konak-İZMİR
  • E-Mail: bilgi@drturanpoyraz.com

Uzmanlık Alanlarım

  • İleri Baş Ağrısı Tanı ve Tedavisi
  • Beyin Sağlığı
  • Nöroplastisite
  • Migren / Başağrısı
  • Fibromiyalji
  • Sağlıklı Yaşlanma
  • IV Tedaviler
  • Ozon Tedavisi
  • Tanısal Testler
  • Hasta Kabul Saatlerim

    P.tesi-Cuma: 09:30 - 17:30 C.tesi: 09:30 - 14:00

    Sosyal Medya

    © Tüm Hakları Saklıdır. Uzm.Dr.Turan Poyraz | Localveri Kurumsal Web Tasarım

    Sayfanın başına dön